26 Temmuz 2015 Pazar

LABORATUVARIM MUTFAK (SİTRİK ASİT İLE KIRMIZI LAHANANIN RENK DEĞİŞİMİ)



Çocuklarınız ile yapılabilecek kolay bir renk değiştirme deneyi paylaşmak istedim bugün.

Ben çok severim kırmızı lahananın bu özelliğini. İlginç şeyler dikkatimizi çekiyorsa uzağa gitmeye lüzum yok, bir lahana bir limon alıp girin mutfağa...



25 Temmuz 2015 Cumartesi

ICE TEA (ŞEFTALİ AROMALI)


Ice Tea sevdiğim bir içecek türü. Kola vs... türevlerini uzunca bir süredir kullanmıyorum. Bu yüzden hazır içecekler arasında ice tea bana daha masum geliyor. Zaten çay seven biri olarak buzlusu da bana yabancı bir içecek değil. Yemek esnasında ice tea içip hemen ardından sıcak çay içecek kadar çay severim. Tabi hazır almaktansa evde yapmak daha makbul. 

Marketten aldığım zaman mutlaka belli bir marka ve kesinlikle limonlu olanıdır tercihim. Hazırın şeftali aromalısını hiç sevmem mesela.

Ama ev yapımı gerçek şeftalili ice tea, yapay aroma içermediğinden dolayı çok güzel oldu. Demek ki hazır olanındaki yapay aroma bana itici gelmiş.

Bazı siteleri araştırdım ama hiç biri de bana uymadı tariflerin. Tamam buzlu çay hazırlıyorsunuz da o kadar aşırı çay katmanın ne gereği var. Bir çay sever olarak ben abartılı buldum. Hele artan çayı ice tea olarak değerlendirmek yöntemini hiç tutmadım. İsrafın önüne geçmek için en güzeli içeceğimiz kadar çay demleyip hepsini bitirmek. Ice tea' yi de taze çay ile hazırlamak.

Bir kaç denemenin ardından kendi damak tadıma uygun bir ice tea geliştirmiş oldum. Sırada limonlu olanı var. Onu da deneyip geliştirince yayınlayacağım inşallah.



19 Temmuz 2015 Pazar

VİŞNE SUYU


Elimde yayınlanmayı bekleyen bir sürü tarif var. Zaman kısıtlı olduğu için tercih yapmak durumundayım.

Tariflerin çoğu yaz mevsimine uygun olunca seçim yapmak zor olsa da vişne mevsimi geçmeden vişneli tarifleri yazmak mantıklı olacak.

Vişne reçeli ve vişneli kurabiye seviyorsanız vişnenin mevsimi geldi de geçiyor bile. Elinizi çabuk tutmalısınız.

Vişne suyunu sevmeyen azdır sanırım. Evde vişne suyu yapmak ise son derece kolay. Hazır almaya hiç gerek yok. Marketlerde, pazarlarda vişne bitmeden acele edin. Tabi varsa bağ, bahçe en güzeli dalından toplayıp yapmak.

Vişne reçeli yazımda bahsettiğim vişne suyu tarifi geçen sene istediğim gibi olmadığı için bu seneye kaldı. Tekrar gözden geçirip denedim. Geçer not alınca Mutfak Kimyasında yayınlanmayı hak etti.

Bu tarif  uzun süre saklamak içi değil de daha çabuk tüketmek için uygun.

Eğer kış için uzun süre dayansın derseniz konsantre vişne suyu hazırlamanızı tavsiye ederim. Usulüne uygun hazırlanırsa oda sıcaklığında uzun süre muhafaza edilebiliyor.


Ama diyelim elinizde vişne çok ve siz bir aylık vişne suyum hazır olsun diyorsanız aşağıdaki tarifin 2-3 katını hazırlarsınız. Sıcakken büyük boy kavanozlara doldurup ağzını yeni konserve kavanozu ile kapatırsanız uzun süre ilk günkü tazeliğini koruyacaktır.


14 Temmuz 2015 Salı

ZAMAN AZ... DÜNYA DAR...


Yapacak işlerimiz ne kadar çok ve zamanımız ne kadar kısa hiç fark ettik mi?

Üstelik lüzumlu işlerimiz çokken, lüzumsuz olanlara bizi sürüklemek isteyen bir de nefis var içimizde.

Yapmak istediklerimiz çok, zamanımız az. Hayallerimiz geniş, dünya dar.

Doris Lessing'in çok beğendiğim bir sözü var:

"Yaşam, okunması gereken kitapları okumaya bile yetmiyor"

Evet ne okunacak kitapları yetiştirebiliyoruz ne işlerimizi ne de hayallerimizi.

Tamam iş güç bu dünyada kalıyor da peki gerçekleştirmek istediğimiz hayaller, içimizde var olan istidatlar, bütün benliğimizde güçlü olarak hissettiğimiz o sonsuza kadar yaşama hissiyatı....

Cisme çok geniş bu dünya belki ama duygular ve latifeler için oldukça dar...

O halde buradan daha geniş bir alem olmalı değil mi?


2015'in ilk yarısında o geniş aleme ne kadar çok tanıdık insan uğurlamışız. Kimi 50 li, kimi 60 lı, kimi 70 li, kimi 80 li yaşlarda.

O geniş alemlere giden ruhlarına manevi hediyeler göndereceğimiz dostlar listesi, her geçen yıl nasıl da uzamış. Bir duanın peşinden üç beş insanın ismini sayarken önceleri, yılların geçmesi ile bu sayı artmış da artmış.

Peki bitirmişler miydi bu dünyadaki işlerini. Bir sorabilsek kim bilir ne planları vardı. Gerçekleştirmek istedikleri ne hayaller, görmek istedikleri ne çok gün vardı.

Bırakıp gittiler.

Sessiz sedasız. Öyle bir yolculuk ki bu, hadi ben gidiyorum hoşça kalın bile demeye fırsat olmuyor. "Daha seninle şu şu işleri yapacaktık" sözü ise giden tabutun ardından bakanların zihninden geçiyor.

Evet yapacak işler çok. Zaman az. Dünya dar. İnsan sınırlı ve aciz.

İnsan ömrünün ilk yılları daha yavaş ilerler de yarıdan sonrası sanki koşarak elimizden kayıp gider.

Belli bir yaşa kadar geçmeyecekmiş gibi algılarken biz, belli bir yaştan sonra yılların nasıl da bu kadar çabuk geçtiğine şaşarız.

Biz de koşuşturuyoruz ya şu da yetişsin bu iş de bitsin diye... Bir gün biz de bırakıp gideceğiz her işi, üstelik tamamlayamadan. Okuduğumuz kitaplarımız yarım kalacak masamızda, sevdiğimiz insanlarla yapmak istediklerimizin bir çoğunu yetiştiremeyeceğiz, denemek istediğimiz tariflerin bile çoğunu yapamayacağız...

Evet düşündüğümüz zaman insan için büyük bir yaradır bu hal. Bu yaraya merhem olabilecek bir kaç güzel söz ile bitirelim bu satırları:

...Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa, nihayetsiz bir sevap ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz arzuların, makasıdın varsa, onları düşünüp muzdarip olma; onlar bu dünyaya sığışmaz, onların yerleri başka diyardır ve onları veren de başkadır.

                                                                                                                ---Sözler---   32.Söz




Şu misafirhâne ve şu meydan ve şu meşherlerin arkasında dâimî saraylar, müstemir meskenler, şu nümunelerin ve sûretlerin hâlis ve yüksek asıllarıyla dolu bağ ve hâzineler vardır. Demek burada çalışmak onlar içindir. Şurada çalıştırır, orada ücret verir. Herkesin, istidadına göre, orada bir saadeti var.
                                                                                                                  ---Sözler--- 10.Söz


...Hem zeminde kısa bir zamanda hadsiz vazifeler gören ve hadsiz bir zaman yaşayacak gibi istidat ve manevi cihazat ile techiz edilen ve zemin mevcudatına tasarruf eden insan için, bu talimgâh-ı dünyada ve bu muvakkat ordugâh-ı zeminde ve bu muvakkat meşherde; bu kadar ehemmiyet, bu hadsiz masraf, bu nihayetsiz tecelliyat-ı rububiyet, bu hadsiz hitabat-ı Sübhaniye ve bu gayetsiz(sonsuz) ihsanat-ı İlahiye, elbette ve herhalde bu kısacık ve hüzünlü ömre ve bu karışık kederli hayata, bu belalı ve fani dünyaya sığışmaz. Belki ancak başka ve ebedi bir ömür ve baki bir dâr-ı saadet için olabildiği cihetinden, alem-i bekada bulunan ihsanat-ı uhreviyeye işaret, belki şehadet eder.

                                                                                                                 
                                                                                                                                           Lem'alar